23 Mart 2016 Çarşamba

Gelecek İçin Kyoto


Kyoto Protokolü, atmosferdeki sera gazı yoğunluğunun, iklime tehlikeli etki yapmayacak seviyelerde dengede kalmasını sağlamak amacıyla imzalanmış olan uluslararası bir anlaşmadır. Aralık 1997'de Japonya'nın Kyoto şehrinde görüşülmüş ve 1999 yılında son haline getirilmiş olan protokol ana hatları ile şu ilkelere dayanıyor.
-Atmosfere salınan sera gazı miktarı %5'e çekilecek,

-Sanayiden, motorlu taşıtlardan, ısıtmadan kaynaklanan sera gazı miktarını azaltmaya yönelik mevzuatlar yeniden düzenlenecek,

-Daha az enerji ile ısınma, daha az enerji tüketen araçlarla uzun yol alma, daha az enerji tüketen teknoloji sistemlerini endüstriye yerleştirme sağlanacak, ulaşımda, çöp depolamada çevrecilik temel ilke olacak,

-Atmosfere bırakılan metan ve karbondioksit oranının düşürülmesi için alternatif enerji kaynaklarına yönelinecek,

-Fosil yakıtlar yerine örneğin bio dizel yakıt kullanılacak,

-Çimento, demir-çelik ve kireç fabrikaları gibi yüksek enerji tüketen işletmelerde atık işlemleri yeniden düzenlenecek,

-Termik santrallerde daha az karbon çıkartan sistemler, teknolojiler devreye sokulacak,

-Güneş enerjisinin önü açılacak, nükleer enerjide karbon sıfır olduğu için dünyada bu enerji ön plana çıkarılacak,

-Fazla yakıt tüketen ve fazla karbon üreten ülkelerden daha fazla vergi alınacaktır. (Kaynak : Wikipedia)

Rusya'nın 18 Kasım 2004'te katılmasıyla 90 gün sonra 16 Şubat 2005 tarihinde yürürlüğe girmiş olan anlaşmayı Birleşmiş Miletler verilerine göre 84 ülke imzalamış 34 ülke de onaylamıştır. Gelişmiş ülkeler (Ek-1) olarak adlandırılan ülkeleri, söz konusu anlaşma oldukça sınırlandırmaktadır. Gelişmekte olan ülkeler (Ek-2) için herhangi bir sınırlandırma yoktur. Bu ülkeler her yıl saldıkları sera gazları hakkında Birleşmiş milletlere rapor vermek zorundadır.

Birçok ülke belirli sanayi kuruluşlarına karbon salınımı ile ilgili sınırlamalar koymuştur. AB'de bu uygulama vardır ve birçok ülke de buna doğru yönelmektedir. Buna göre, belirlenen seviyeden fazla salınım yapacağını anlayan bir şirket bir şekilde başka yerlerden Karbon Kredisi bulmak zorundadır. Bu da Karbon Kredisi ticaretini ve borsasını ortaya çıkarmıştır. Protokol böylece bu ülkelerin kendi sera gazı salınımlarını azaltmak yerine az gelişmiş ülkelerden Karbon Kredisi almalarını sağlar. Böylece az gelişmiş ülkeler hem sera gazı salınımlarını azaltmak için teşvik edilmiş olurlar hem de Karbon Kredisi satarak kaynak edinmiş olurlar.
Amerika Birleşik Devletleri, çözümün sera gazı salınımında indirime gitmek değil, temiz enerji kaynaklarını geliştirmek olduğu düşüncesi ile protokolü imzalamamıştır.Protokolü imzalasa da gerekenleri yerine getirme zorunluluğu olmayan iki ülke ise diğer gelişmekte olan ülkeler gibi gelişmekte olan ülke statüsünde oldukları için (Ek-2) Çin ve Hindistan’dır. Türkiye 19 Şubat 2009 tarihinde Kyoto Protolü'ne dahil oldu.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder